27 Haziran 2014 Cuma

Sorun Çıkmasın Yeter *

Artık yaşlandım mı, kafayı mı oynattım, başka bir kadın mı oldum. Nasıl istersen öyle düşün.
Aslında bu yazıyı dün yazmak istemiştim ve son dönemde etkilendiğim KIŞ UYKUSU filminden alıntılar yapabilmek adına incelemeye başlamıştım ki, son dakika gelişen olaylar yazmamı engelledi ve bugüne bırakmak zorunda kaldım.
Neden yazmayı düşündüm, çünkü hediye, kutlama olaylarına bakışını biliyorum, sana (belki bana da) saçma geliyor, sürpriz yapsam pek etkilenmezsin… Diğer taraftan da 15. Yılı atlamak istemiyorum. Hani senin gibi kapitalizmin bir dayatması gibi bakmıyorum ve köyde yaşayan bir karı koca da olsa, ara sıra birbirlerini hatırlamaları, belki üzerine tarla yada ev yapmasa da "al kız sana tarladan kekik getirdim" demesi gibi bir şey belki beklenilen, onun yaşamında var olduğunu, önemli olduğunu aksettirmesi. Önemli olan günümüz hediye beklentileri gibi değil belki. Zaten ikimizi de mutlu etmez mali değeri yüksek anımsatıcı unsurlar. Ama önemsenmek istiyor insan. Bizim uzun süredir atladığımız "Yaşamımda sen varsın ve iyi ki varsın" mesajını ara sıra almak istiyor ve belki böyle günler bu tür beklentilerin daha üst düzeye çıktığı günler haline geliveriyor kendiliğinden. Keşke herkes gibi mali değeri yüksek bir şey, belki bir çiçek mutlu edebilseydi ikimizide. Mesela ben sana bir cep telefonu hediyesi aldığımda mutlu olabileceğini düşünseydim yada sen bana alacağın bir çanta veya ayakkabı ile benim mutlu olacağımı düşünseydin. Beklentiler bunlar değil ama beklentiyi karşılayan ne oda belli değil. Daha doğrusu beklenti ne?
"Artık yaşlandım mı, kafayı mı oynattım, başka bir adam  mı oldum. Nasıl istersen öyle düşün."
Aydın böyle duygular içinde karısına. Başka bir adam olduğunun farkında ama yaptığı bir şey de yok bunu değiştirmek adına, kendini bırakmış, nasıl istersen öyle düşün diyerek suyu tamamen akışına bırakmış. Ama Nihal mutsuz bu durumdan. Mutsuzluğunun farkında olmasına rağmen o da bir şey yapmıyor, o da suyu bırakmış akışına. Sorun çıkmasın yeter beklentisinde.
Kendimizi bulmadık mı filmde. Ayna tutmadı mı bize.
Sorun çıkmasın yeter...

*Eşimin bana gönderdiği bir e-posta

11 Haziran 2014 Çarşamba

Eğitim Şart!

            “Göbeğini kaşıyan adam”
“Bidon kafalı”
“Çobanla benim oyum bir mi?”
Yukarıda yazılanlar Türk insanını betimlemek amacıyla kullanıldılar. Bunları kullanan yazar, gazeteci ve düşünürler de birileri tarafından linç edilmeye çalışıldı.
Fakat “eğri oturup doğru konuşmak” gerekmiyor mu?
Hırsızın hiç mi suçu yok?
Benim yaşadığım şehirde aşağıdaki fotoğraf bire bir yaşanıyor ve ne yazık ki insanlarımız ölüyor.
Eğer hızım biraz yavaş olsaydı ve durma olanağım olsaydı aynı görüntüyü ben fotoğraflayacaktım. Bu da bize daha gidecek çok yolumuz olduğunu gösteriyor, değil mi?



Kırmızı ışıkta duruluyor değil mi?


Sınırsız İhtiyaç Yoktur Vahşi Tüketim Vardır!

Afrika atasözü şöyle der: “Bu dünya bize atalarımızdan miras kalmadı, biz onu çocuklarımızdan ödünç aldık.”
Dolayısıyla en güzel varlıklarımızdan ödünç aldığımız bu dünyayı korumak ve kollamak durumundaydık. Doğayı korumak, canlıları korumak, yaşamı korumak, yaşama ve yaşayanlara saygı duymak, canlıların yaşamlarını sürdürmelerine yardımcı olmak en temel insanlık göreviydi.
Ama bundan sonra yukarıdakilerin bir anlamı kalmadı.
Bugün bütün dünya basınında aynı haber vardı: “son üç aydır bütün canlılarda döllenme durmuş durumdadır.” Yani hamilelik süresine bağlı olarak bir süre sonra doğum olayları ne yazık ki gerçekleşmeyecektir. Yani bunun anlamı birkaç ay sonra türlerin devamı gelmeyecektir.
İşte şimdi dünyadaki her şeyi canice, acımasızca, adaletsizce tüketebilirsiniz. Çünkü sadece “SİZ” varsınız ve torunlarınıza bir gelecek bırakmak durumunda değilsiniz artık.
Ve bu yaptıklarınızla övünebilirsiniz.




2 Haziran 2014 Pazartesi

Gurbet

Yüksek yüksek tepelere ev kurmadılar,
Evleri yüksek yüksek kurdular.
Aşrı aşrı memlekete kız vermediler,
Kızları kardeşlerine vurdurdular.
Babalar atlarla uçup gitmediler,
Uçaklarla çocukları boğdular.
Kardeşler yelkenlilere binmediler,
Kardeşi kardeşe kırdırdılar.

Ağız Tadıyla

Bir kuru yaprak yeter mutlu olmaya Bir bayrak dalgalansa yeter Varsın dallar çıplak olsun  Yeşil çimenler sarsın dört bir yanı Beyazları bol...