18 Kasım 2015 Çarşamba

Koşsam Çocukluğuma

Kalkıversem tezgâhın başından
Bırakıversem direksiyonu rampa aşağı
Fırlatıversem tebeşirleri penceren dışarı
Gaz ocağını bile kapatmasam
Lanet olsun kirli kalsın bulaşıklar
Valiz hazırlamak de neyin nesi
Dostlara telefonun acelesi yok
Kalsın sevgilim burada kalsın
Varsın cahil kalayım kuru dallar gibi
Beklemesem ilk otobüsü, treni, vapuru
Koşsam arkama bile bakmadan
Çocukluğuma koşsam


Umut ve Gerçek

En merhametli din henüz vahiy edilmedi.
     En temiz ırk henüz evrimleşmedi.
          En adaletli sistem henüz yaratılmadı.
               En güzel ahlaklı insanlar henüz yetişmedi.
                    En kucaklayıcı dil henüz oluşturulmadı.
Çünkü halâ; "En güzel söz henüz söylenmedi". *

6 Kasım 2015 Cuma

Farkındamısınız?

İki Kasım ikibinonbeş
Mucize sonrası
Dünya dönüyor halâ
Ve yuvarlak
Emperyalizm halâ demokrasi getiriyor Ortadoğu’ya
Halâ çocuklar, çocuklarımız
Bodrum sahillerinde karaya vuruyor
Halâ müstahdem Hasan sömürülüyor
Memed emminin traktörü halâ hacizde
Halâ “dağ başlarında ateşler yanıyor”
Ve bayraklar sallanıyor kerpiç evlerin damında
“Benden geçti mi demek istiyorsun
Aç iki kolunu iki yanına
Korkuluk ol”


3 Kasım 2015 Salı

Kabahatin Çoğu Bizde

Şu anda gerginsiniz, yenilmiş duygular içerisindesiniz, olanlara anlam veremiyorsunuz. Ama sakın yurttaşlara "bidon kafalı", "göbeğini kaşıyan adam", "dağdaki çobanla benim oyum bir mi?", "Aziz Nesin haklıydı" gibi aşağılayıcı, ötekileştirici, yok sayıcı ifadelerde bulunmayın.
Sizde iyi biliyorsunuz ki liberaller ve onların destekçileri, karlarına kar katanlar, sistemden nemalananlar çok güçlüler ve ahtapot gibi, radyo, TV, Gazete, Dergi aracılığıyla saf ve temiz yürekli, yurttaşlarımızı sarıyorlar ve onlara sadece tek bir pencereden dünyayı gösteriyorlar.
Bir Kenya devlet başkanı şöyle demiş: “Beyaz adam topraklarımıza geldiğinde bizim elimizde altınlarımız vardı, onların elinde İncil, bize gözlerimizi kapatıp dua etmemizi istediler, gözlerimizi açtığımızda bizim elimizde İncil vardı, onların ellerinde altınlarımız… ”
Bıkmadan usanmadan “beyaz adamın” ne yapmaya çalıştığını, neden geldiğini ve nasıl gideceğini anlatmaya çalışmalıyız yurttaşlarımıza.

Ağız Tadıyla

Bir kuru yaprak yeter mutlu olmaya Bir bayrak dalgalansa yeter Varsın dallar çıplak olsun  Yeşil çimenler sarsın dört bir yanı Beyazları bol...