27 Aralık 2020 Pazar

SOLUK FİLMİ HAKKINDA

 

SOLUK

Özkan Yılmaz’ın ilk yönetmenlik deneyimi olduğunu okuduğum Soluk filmini, Bizde Varız başlığıyla ücretsiz film gösterimleri yapan İstanbulmodern’in on line gösterimlerinde izledim. Film iki erkek ve bir kadının yaşamlarının kesişmesindeki özellikle psikolojik ve kısmen de sosyolojik etkilerin anlatımı üzerineydi.

Film üç tutunamayan insanın ve ailenin öyküsünü anlatmaktadır.

Soluk aslında çok soluk mekânlarda çekilmiştir. Esas mekân da Tamer beyin evidir.

Aslı ev emekçisi annesi ve abisi ile beraber yaşayan, okulunu bitireli birkaç yıl olmuş, henüz iş bulamayan, sosyal çevresi kısıtlı, yaşam dolu, saygı, sevgi ve enerji dolu fakat yalnız bir kızdır. Alt kat komşusu ve o da yalnız yaşayan, neredeyse babası yaşında olan Tamer ile sıkı bir dostluk, arkadaşlık, abi-kardeş, baba-kız ilişkisi içindedir. Ve Aslı çok saf ve temiz yürekli bir kızdır. Aslında alt kat aynı zamanda Aslı’nın Kaçış Evidir. Üst katta bunaldığında yalnız olan Tamer beyin yanına inerek dertleşmekte, kitap okumakta, müzik dinlemekte, satranç oynamakta, hatta dedikodu yapmaktadırlar. Aslı ve Tamer Bey yalnızlıklarını paylaşmaktadırlar. Tamer beyin hastalığı iyice ilerlemiş, yürümekte zorlanmaya ve hatta kendiişlerini bir yapamayacak durumdadır. Filmde üç abladan söz edilmektedir Buradan Tamer beyin çapkınlıkları olduğunu da anlıyoruz birazcık. Aslı kısmen acıma duyguları ile yaklaşmaktadır Tamer beye. Son zamanlarda hastalığı iyice artan Tamer Bey için gözyaşı döken Aslı, kendisi için de açık olan bir kapının kapanacağına, bir dostunu kaybedeceğine de çok üzülmektedir.

Aşçılık kursuyla sosyal ortamlara girmeye başlayan, kurstan arkadaşları ile meyhaneye giden aslı makyaj yaparak kişisel bakıma da başlamıştır. Hatta bu annesi ve abisinin de dikkatini çekmiş ve altında bir şeyler bile aranmaya çalışılmıştır.

Hastalığından ve kişisel bakımsızlıktan dolayı altmış yaşlarında gözüken, kardeşleri dahil kimseyle anlaşamayan diki başlı, neredeyse çekilmez, hala varlık sorunları ile boğuşan Tamer’i bir tek Aslı anlayabilmektedir ve Aslı ile iyi de anlaşabilmektedir. Aslı diğer kardeşler tarafından neredeyse hizmetli gibi görünmedir. Tamer bey çok farklı işlere girip çıkmış, özgür yaşamış, okumayı, müzik dinlemeyi seven, çok konuşan, anlatmayı seven, tüm sağlıksızlığına rağmen şaka yapmayı ihmal etmeyen birisidir. Huysuz olmasına karşın arkadaşları tarafından sevildiğini bir zamanlar çok sevdiği ama artık gidemediği kardeş ve arkadaşlarının içki mekânındaki konuşmalarından anlıyoruz. Aslı’nın yemek kursunda öğrendiklerini göstermek için hazırladığı akşam yemeğinde kadehlere koyduğu meyve suyundan, Tamer beyin artık içemediğini anlıyoruz. Yine sigarayı da bıraktığını yada yasak olduğunu, eski sevgilisinin yakıp verdiği sigarayı içerken yaptıkları sohbetten anlayabiliyoruz.

Üçüncü tutunamayan Celil ise çocukluğu yalnızlık içinde geçen, hasta bakıcılığı yaparak yaşamını sürdürdüğü için dünyası hastalar, ölüm ve mezarlık arasında kalan bir erkek hemşiredir. Dünyalar tatlısı iki küçük kızı vardır ama mutsuz bir evliliği vardır. Eşiyle olan ilişkilerinden mutsuz, huzursuz, klasik bir “erkek” olduğunu anlıyoruz. Aslı’nın sevgi doluluğu Cemil’i çok etkilemektedir. Hatta illegal işler yapmaya, onu düşlemeye, takip etmeye kadar paranoyakça tavırlar da sergilemektedir. Ama korkak ve öz güvensizdir.

Kadınların giyim ve kuşamlarına “özen” göstermeleri, “dekolte” tarzı kıyafetleri yani sevdiği ve beğendiklerini giymeleri, süslenmeleri zaman zaman erkekler tarafından “bir mesaj” olarak algılanır. Filmde Aslı’nın giyimine özen göstermesi, makyaj yapmasından anladım ki bir kez daha, kadınlar canları öyle istediği için giyiniyorlar, süsleniyorlar, makyaj yapıyorlar, ruj ve oje sürüyorlar. Ve aynı zamanda bunlar kendilerini değerli görmelerini de sağlıyor olabilir mi?

Filmin ses kalitesi yüksek değil, hoparlör ile izlendiğimde bazı söylenenleri anlayamadım ben. Ama dış sesleri yalıtan bir kulaklık ile filmi izlediğimde bir miktar daha iyiydi sesler.

Yönetmen gelecek vaat ediyor, yolu açık olsun…

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ağız Tadıyla

Bir kuru yaprak yeter mutlu olmaya Bir bayrak dalgalansa yeter Varsın dallar çıplak olsun  Yeşil çimenler sarsın dört bir yanı Beyazları bol...